Özel Dünyapark Hastanesi

GEBELİK 1. HAFTA

Gebelik yaşı âdetin 1. Günü ile hesaplanır yani gebeliğin 1. Haftası son adet görülen hafta ile başlar Östrojen salgılanması artar ve vücut gebeliğe hazırlanır. Döllenmek üzere bir yumurta seçilir. Döllenme ise gebeliğin 2. Haftasında olur. Yani döllenme gerçekleştiğinde 2 haftalık hamile sayılırsınız.

Hafta adet dönemi ile geçtiği için diğer adet dönemlerinde yaşadığınız adet sancısı, karın ağrısı, kramp, sinirlilik gibi durumları yaşamanız muhtemeldir.

GEBELİK 2. HAFTA

Gebeliğin 2. Haftasında döllenme için seçilen yumurta fallopi tüpüne kadar ilerler. Regl döneminden sonra ki hafta bu dönemde yumurta ile sperm birleşir. Döllenme gerçekleşir.

Bu dönemde bebeğiniz küçük bir hücre topu şeklindedir.

Bu hafta gebelik hormolarının da üretilmeye başladığı haftadır.

GEBELİK 3. HAFTA

Şu anda hücre topu şeklinde olan bebeğiniz gitgide daha da büyüyor ve bu haftada rahminize iyice yerleşiyor. Bu çığ gibi büyüyen hücre topunun ismi şu anda blastosist.

Bu haftadan sonra memelerinizde şişlik hissetmeye başlayabilirsiniz. Bu hafta progesteron hormonunun artmasıyla yorgunluk hissedebilirsiniz. Ayrıca bu hafta mide bulantısı, kokulara karşı hassasiyet gibi durumlarla karşılaşabilirsiniz.

Gebeliğinizin başlangıcından itibaren 3. Ayın sonuna kadar folik asit desteği almanız gerekmektedir. Eğer bu hafta hala folik asit desteğine başlamadıysanız bir an önce başlamalısınız.

GEBELİK 4. HAFTA

Bu hafta PMS dönemi gibi şişkinlik, iştah açılması, ruh halinde dalgalanmalar görülebilir. Bebeğiniz şu anda bir haşhaş tohumu büyüklüğünde yani 3 mm kadarıdr. Bu haftadan sonra 10. Haftaya kadar olan kısma embriyonik dönem denmektedir.

GEBELİK 5. HAFTA

Bebeğiniz şu anda bir susam tanesi kadar. Muhtemelen onun varlığını öğrendiniz. Şimdi onu güzelce beslemek ve hamileliğinize uygun bir egzersiz bulma vakti. Hamilelik yogası ve hamilelik pilatesine ne dersiniz? Bu hafta sık idrara çıkma, terleme, aşerme gibi gebelik semptomlarını görebilirsiniz. Bu durum tamamen normaldir ama korkmayın 2-3 haftaya şiddetleri azalacak.

Mide bulantınız varsa sabahları kalktığınızda çubuk kraker veya galeta yiyerek bu durumun önüne geçebilirsiniz.

GEBELİK 6. HAFTA

Şu anda bebeğiniz bir nar tanesi kadar J Yaklaşık 1,5-2 gram ağırlığında,2,5-3,5 mm uzunluğunda. Kendisi minicik ama etkileri büyük J

Bu haftanın sonunda ultrasonda bebeğinizin kalp atışlarını duyabilirsiniz. Aynı zamanda artık kalbi, burun çıkıntısı gibi detayları ultrasonda görebilirsiniz.

Hamileliğin başından sonuna kadar HCG, östrojen ve progesteron hormonlarında artış görülür. Ve gebeliğin 6. Haftasında bu artış iyice belirginleşmeye başlar.

Bu hafta kilo artışı görmeye başlayabilirsiniz.

GEBELİK 7. HAFTA

İlk trimesterın ortasındayız J Bebeğiniz şu anda ortalama 12 mm boyunda. Ne kadar da hızlı büyüyor değil mi? Gebelikte bebek her yerden gelişmeye başlar ancak gelişimi en hızlı olan kısmı beyindir. Dolayısıyla bu haftada kafası vücudundan daha büyüktür. Bunun dışında bu hafta bebeğinizin elleri, parmakları, yüzü, iyice şekillenmeye başlıyor.

Rahminiz gebelik öncesine göre 2 kat büyümüş durumda, Bu gebeliğin sonunda 500 kat olacak.

Gebelikte bebeğinizi sağlıklı beslemek için doğal, organik ürünleri tüketmeye özen gösterebilirsiniz. Ancak sırf doğal diye dışarıdan süt ve süt ürünlerini almak, çürük sebze ve meyveleri yemek enfeksiyon riskine sebep olarak gebelikte istenmeyen sonuçlara sebep olabilir.

GEBELİK 8. HAFTA

Bu hafta itibari ile bebeğiniz tam 15 mm. Yani bir ahududu kadar.

Yüzü gözü burnu iyice şekillenmeye başladı ve seçilebilir duruma geldi. Göz kapakları ve sinirleri de bu hafta içerisinde oluşmaya başladı bile. Bu hafta itibari ile bebeğiniz beslenmeye plasenta aracılığı ile devam edecek.

Sizin vücudunuzda meydana gelen en önemli değişim ise progesteron hormonunun yükselmesidir ve buna bağlı olarak yorgunluk ve sürekli uyku halidir. Bu durum tamamen normaldir. Uykunuzu açmak için çay kahve tüketimini arttırmayın, geceleri kaliteli bir uyku uyumaya çalışın. Kilo alma sebebiyle kıyafetleriniz daralmaya başlamış olabilir.

GEBELİK 9. HAFTA

Bebeğiniz şu an 2,5-3 cm kadar. Evet, hala kafası vücuduna göre büyük ama vücuda şekillenmekte, bu hafta elleri ayakları hatta pankreas gibi bazı iç organları da oluşmakta.

Bu haftadan sonra kabızlık, şişkinlik gibi sindirim problemleri yaşayabilirsiniz. Taze sebze ve meyve tüketerek bu şikâyetleri azaltabilirsiniz.

Haftanın bir günü aç karnına kıyafetsiz bir şekilde tartılarak kilonuzu kontrol ediniz ilk trimestırda 2 kilodan fazla ağırlık kazanımı önermemekteyiz.

GEBELİK 10. HAFTA

Bu haftadan itibaren progesteron ve östrojen hormonları corpus luteum yani sarı cisimden değil plasentadan üretilmektedir.

Bu hafta bebeğinizin el ayak parmakları ayrılmaya ve belirginleşmeye başladı. Beyni ve omuriliği de iyice gelişiyor. Bu hafta bebeğinizin çenesi ve diş kökleri de oluşmaya başladı.

Bu hafta göbeğinizde şişkinlik iyice başladı. Artık kalın kumaşlı kıyafetler yerine esnek, lastikli kıyafetler tercih edebilirsiniz. Bu arada gebelikte ilk 10 hafta düşük riski daha yüksektir. Bu haftayı da atlattıktan sonra içiniz rahat edebilir. Tehlikeli olmayan yürüyüş, hamile yogası gibi egzersizlerle hareketinizi arttırabilirsiniz.

GEBELİK 11. HAFTA

Bebeğiniz artık 4-4,5 cm uzunluğunda ve formu neredeyse insana benzemekte. Şu anda bebeğiniz bir çilek boyutunda. İkili tarama testi hamileliğin 11-14. Haftasında yapılır. Bu testin amacı bebeğinizde olası bir down sendromu veya Edward sendromu tanısı koymak için yapılır. İkili test ultrason ve kan tahlili ile yapılır.

GEBELİK 12. HAFTA
Bu haftadan itibaren mide yanması ve hazımsızlık şikâyetleri artabilir, bu nedenle az az sık sık yemeye, karnınızı tam doyurmamaya, asitli ve hazmı zor besinlerden uzak durmaya özen gösteriniz. Bu haftadan itibaren D vitamini desteğine başlamanız gerekmektedir.

GEBELİKTE 13. HAFTA

Bu hafta ilk trimestırın son haftası. Hamileliğin 3’te 1 ‘i bitti bile. Bu haftadan itibaren düşük yapma riskiniz iyice azaldı. Rahat bir nefes alabilirsiniz. Bu haftadan itibaren değişen hormonlar nedeni ile vajinal akıntılarda artış, memelerde büyüme, cinsel istekte artış görülebilir. Bebeğinizin ise cinsel organları iyice belirginleşmeye, Derisinin üzerinde ki tüyler oluşmaya başlıyor. Bu haftalarda bebeğinizin başı boynunun yaklaşık 3te 1i kadar, doğuma kadar vücudu normal boyutlara ulaşacak.

GEBELİKTE 14. HAFTA

Bu hafta bebeğinizin emme refleksleri gelişmeye, kolları ve bacakları iyice uzamaya ve gövdeden ayrılmaya başladı. Bebeğiniz şu an yaklaşık 8-10 cm. Bu haftadan sonra bebeğinizin hareketlerini hissedebilirsiniz.

Vücudunuzda göreceğiniz en keskin değişimler mide bulantısı, halsizlik gibi sorunların ortadan kalkmasıdır. Genelde hamileliğin en sorunsuz zamanları bu zamanlardır. Meme hassasiyeti de bu dönemden sonra azalır. Ancak karın etrafında kas ağrıları görülebilir. Bu semptomları arttırmak için potasyumdan zengin besinler tüketebilirsiniz. Bu besinlere örnek olarak muz, yeşil yapraklı sebzeler, patates verilebilir.

GEBELİKTE 15. HAFTA

Bu hafta bebeğinizin kemikleri sertleşmeye, eklemleri belirginleşmeye başlıyor, tat duyusu oluşmaya başlıyor. Bebeğiniz şu an bir armut büyüklüğünde.

Bu haftadan itibaren bebeğinizin cinsiyeti ultrasonda görülebilir. Ama kesin bir şey söylemek için 16. Hafta sonrasını beklemek daha önemlidir.

Bu haftadan itibaren dışardan hamile olduğunuz iyice belli olmaya başlayacaktır. Değişen vücudunuza uygun belinizi sıkmayan kıyafetler giymeye başlamalısınız. Rahim mideye iyice baskı yapması nedeniyle mide yanması yaşamaya başlayabilirsiniz. Bu nedenle asit asitliği yüksek, yağlı baharatlı besinler yerine taze mevsim sebze ve meyvelerine ağırlık verebilirsiniz. Az az sık sık yemek de midenizin rahat etmesine yardımcı olacaktır.

GEBELİKTE 16. HAFTA

Bu hafta 4’lü tarama testi için uygun zamandır. 15-18. Hafta arasında yapılan bu testte bebeğin karaciğer enzimlerine ve bazı hormonlara bakılır.

Bebeğinizin elleri ve tırnakları tamamen oluşmuştur. Şu dönemde bacakları kollarından daha uzundur. Kafası bedenden ayrılmaya ve dikleşmeye başlar.

Bu hafta özellikle aşerebilirsiniz. Böyle durumlarda her zaman daha sağlıklı alternatiflere yönelmeye çalışın. Ağır şekerli tatlılar yerine kuru meyveler, kavrulmuş kuru yemişler yerine çiğ kuru yemişler, ağır baharatlı ve acı yemekler yerine daha hafif ve lezzetli yiyecekler daha sağlıklı olacaktır.

Bu hafta cinsiyetini öğrenebilirsiniz.

 

GEBELİKTE 17. HAFTA

Bu hafta bebeğinizin kafatası kıkırdaktan kemiğe evriliyor. Şu anki ağırlığı yaklaşık 150 gr, uzunluğu ise 13 cm kadar. Bebeğinizin gelişimi son hızla devam ediyor. Artık ellerini ve ağzını açıp kapatabiliyor.

Şu an yaklaşık bir soğan büyüklüğünde.

Bu dönemde sizde iştah artışı, daha önce yemekten hoşlanmadığınız yiyeceklere karşı yeme isteği görülebilir bu durum tamamen normaldir. Porsiyon kontrolüne dikkat etmeye çalışmalısınız.

GEBELİKTE 18. HAFTA

Bu hafta bebeğinizin boyu 14 cm, ağırlığı ise yaklaşık 180 gr kadardır. Bebeğinizin parmak izi oluşmaya, cinsel organları ultrasonda rahatça görülecek kadar gelişmeye başladı. Bu haftadan itibaren işitme yeteneği gelişir ve siz hissetmesiniz de seslere tepki vermeye başlar.

Bebeğinizin hareketleri artık daha fark edilebilir durumda, Döndüğünde tekme ve yumruk atma çok olası.

Bu dönemde siz yorgun ve bitkin hissediyor olabilirsiniz, bu durum değişen hormon düzeylerine bağlı olduğu için normaldir. Daha çok dinlenmek, en az 8 saat uyumak, iş yükünüzü azaltmak yorgunluk hissinizi azaltacaktır. Kuru meyve ve kuru yemişlerden oluşan ara öğünlere de enerji k hissetmenize yardımcı olacaktır.

GEBELİK 19. HAFTA

Bebeğiniz büyümeye devam ediyor, şu an 15 cm uzunluğunda yaklaşık 200 gr ağırlığında. Bu hafta tat alma duyusu gelişirken geçen hafta oluşmaya başlayan işitme duyusu bu hafta iyice gelişmekte. Rahatlatıcı müzikler dinlemeye başlamanın tam zamanı.

Bu hafta bebeğinizin böbrekleri çalışmaya ve idrar üretmeye başlar. Amniyotik sıvıda artık idrar da bulunmaktadır. Ve bebeğiniz idrarını içmeye başlar. Ama endişelenmeyin idrar bu dönemde sterildir ve bebeğinizin içmesinde bir sakınca yoktur.

Bu dönem rahminiz büyüdüğü için aort damarınıza basınç yapabilir, sırt üstü yatmak yerine yan yatarak bu durumun önüne geçebilirsiniz.

Bu döneme kadar 3,5-5 kg almanız gerekmektedir. Eğer daha fazla kilo aldıysanız gebelik şekeri, gebelik zehirlenmesi, bebeğinizin yüksek ağırlıkla doğması ve buna bağlı normal doğum şansının azalması gibi problemler de ortaya çıkmaktadır.

GEBELİK 20. HAFTA

Gebeliğin yarısı bitti bile! Gebeliğin ilk yarısı mide bulantısı, kasık ağrıları ve düşük korkusuna bağlı biraz sıkıntılı geçmiş olabilir. Ancak ikinci yarısı daha eğlenceli geçecek. Bebeğinizin hareketlerini hissedeceksiniz ve sizin sesinizi duyduğunda tepki verecek.

Şu an bebeğiniz yaklaşık 16cm uzunluğunda ve 300 gr ağırlığındadır. Bebeğinizin cinsiyeti 16. Haftada net olarak belirlenmediyse bu hafta çok yüksek ihtimalle belirlenebilir.

Bu hafta bu katman ve bebeğinizin derisi tabakalarına ayrılmaya başlar. Rahmin gelişmesi ile kalp ve damarlarına baskı artar. Bu nedenle her gün açık havada yapacağınız 30 dakikalık hafif tempolu yürüyüşler dolaşım sisteminizin sorunsuz çalışmasına yardımcı olacaktır.

GEBELİKTE 21. HAFTA

Bebeğiniz bu hafta 1 cm daha uzadı ve 18 cm oldu ağırlığı ise yaklaşık 330-350 gr kadar.

İşitme duyusu gelişmeye, kasları güçlenmeye, böbrekleri ise daha iyi çalışmaya devam ediyor.

Bu hafta sizin vücudunuzda ödem, şişkinlik, varis gibi sorunlar görülebilir. Bunun önüne geçebilmek için bol bol sıvı tüketilmeli, tuzlu ve şekerli besinlerden uzak durulmalıdır.

Şişkinlik dışında mide yanması gibi sorunlarınız da görülebilir. Asitli, midenizi yakacak kızartma gibi aşırı yağlı yiyeceklerden kaçınmak, zencefil, kimyon gibi mide rahatlatıcı baharatlar kullanmak mide yanmasını azaltacaktır.

GEBELİKTE 22. HAFTA

Bu hafta bebeğiniz yaklaşık 20 cm uzunluğunda 350-400 gr ağırlığındadır.

Bebeğiniz bu dönemde dokunma duyusu geliştirmektedir, parmaklarını emerek yüzüne dokunarak, kendini ve bulunduğu ortamı keşfetmektedir.

Bu hafta sizin vücudunuzdaki değişiklikler ise karnınızın biraz daha büyümesi ve artan ödem sorununuz olacaktır. Su içerek, turşu gibi aşırı tuzlu besinleri sınırlı miktarda tüketerek yeterli miktarda su almaya çalışın.

Karnınız daha fazla büyümeden, özgürce hareket edebiliyorken hamile pilatesi, hamile yogası gibi egzersizler ile hareketinizi arttırabilirsiniz.

GEBELİKTE 23. HAFTA

Bebeğinizin bu dönemde yaklaşık 400-450 gram ağırlığında ve 21-24 cm uzunluğundadır. Bu hafta bebeğinizin gelişimi devam eder, 2. Trimesterın sonuna yaklaşırken bebeğinizin büyüme hızı da artmaktadır.

Sindirim sistemi organlarının (ağız, yutak yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak) anatomik oluşumları tamamlanmıştır.

Artık sırada büyümeleri var.

Böbrekte ise nefronlar ve havuzcuk oluşur. Bu yapılar kanı süzerek idrarı oluşturur. Bu yapılar kanı süzerek idrarı oluşturur.

Bebeğinizin zihinsel gelişimi ise diğer haftalarda olduğu gibi çok hızlı, beyninde ki kıvrımlar oluşmaya devam ediyor.

GEBELİKTE 24. HAFTA

Bu haftadan itibaren şeker yükleme testi yapılmalıdır. Gestasyonel diyabet tedavi edilmediğinde, annenin diyabetinin gebelik sonrasında da devam etme riski, bebeğin erken doğması veya yüksek ağırlıkla doğması riski ortaya çıkmaktadır.

Bu ay bebeğinizin dönme, tekme yumruk gibi tüm hareketlerini çok net bir şekilde hissettiğinizi biliyoruz. Korkmayın rahatsız olduğu için değil, hareket edebildiği için hareket ediyor.

24 haftalık bir bebek 500-600 gram ağırlığında, 22-26 cm uzunluğundadır.

Bu hafta testis ve yumurtalıklar gelişmeye devam ediyor.

Bu hafta yabancı doğum sancıları dediğimiz “braxton hicks” kasılmaları görülmeye başlayabilir.

Artık göbeğiniz iyice büyüdüğü için bel ve sırt ağrılarınız artabilir bu nedenle hareket etmeye, kendinize ve bebeğe zarar vermeden, bir uzman eşliğinde hamilelik yogası ve pilates yapabilirsiniz.

GEBELİKTE 25. HAFTA

Bu hafta 700-750 gr ağırlığında 27-31 cm uzunluğunda bebeğiniz var.

Bebeğinizin kaşları, kirpikleri, saçları, gürleşmeye başlayacak, sizin de saç dökülmeniz de duracağı için saçınız gürleşebilir tabi.

Bebeğinizin refleksleri gelişmeye başlıyor. Ellerini sıkabiliyorlar, hıçkırabiliyor.

Sizde ise gebelik hormonlarına bağlı olarak göbeğinizde koyu renkli bir çizgi belirmeye başlayabilir ama endişelenmeyin bu kalıcı bir durum değil, gebeliğiniz bittikten sonra 2-3 ay içerisinde kendiliğinden yok olacaktır.

GEBELİK 26. HAFTA

Şu anda bebeğiniz yaklaşık 800-850 gram ağırlığında, boyu ise 33-34 cm uzunluğundadır.

Bu hafta bebeğinizin çoğu organ ve sistemi oluşum kısmını tamamlar. Büyüme aşamasına geçer.

Akciğerleri ise solunum yapmayı sağlayan “sürfaktan” isimli maddeyi üretmeye başlar.

Bu dönem ödem ve tansiyon şikâyetleriniz artabilir.

Bunun nedeni değişen mineral dengesi de olabilir gebelik zehirlenmesi (preeklempsi) dediğimiz durum da. Bu nedenle tansiyon takip etmeli uzun süre düşmezse doktorunuza başvurmalısınız.

Tansiyonu dengelemenize her ne kadar canınız çekse de turşu, zeytin gibi aşırı tuzlu salamura besinlerden uzak durmanız, bol bol su içmeniz, kısa yürüyüşler yapmanız yardımcı olacaktır.

GEBELİKTE 27. HAFTA

Artık gebeliğin son aşaması olan 3. Trimester a girdik. Bebeğiniz hızla büyürken sizin de en fazla ağırlık kazanacağınız dönem bu dönem. Bu nedenle eğer şimdiye kadar 7-8 kilogramdan fazla ağırlık kazandıysanız mutlaka diyetisyeninize bağlı ilerleyiniz.

Gelelim bu hafta ki değişimlere;

Bebeğiniz bu hafta biraz daha büyüdü, artık 34-35 cm uzunluğunda ve 900-950 gram ağırlığında. Akciğerleri sürfaktan üretmeye devam etmekte, bu madde akciğer solunumu yapmak için gereklidir.

Tat alma başta olmak üzere tüm duyuları gelişmektedir.

Gözlerini açıp, kapayabilir, kırpabilir.

Bebeğinizin tekmelerini artık net bir şekilde hissedebilirsiniz, kas kramplarına benzer ağrılarınız veya kasılmalarınız olabilir.

Bebeğiniz iyice büyüdüğü ve rahminiz iyice genişlediği için mide yanması şikâyetleriniz artabilir. Bu durum tamamen normaldir. Ancak rahatsızlığını azaltmak için

-az az sık sık beslenin

-Yemek yerken sıvı tüketmeyin

-Asitli ve yağlı besinlerden uzak durun,

-Suyu öğün aralarında içmeyi tercih edin,

-Yatmadan 1-2 saat önce besin alımını kesin.

GEBELİKTE 28. HAFTA

Bebeğiniz bu hafta biraz daha büyüdü, hatta artık 1 kg ağırlığında, 35-36 cm uzunluğunda.

Artık gözleri daha da hassas dışarıdan gelen ışıklara tepki verebilir, ışığı ve karanlığı ayırt edebildiği için gece ve gündüzü anlayabilmekte.

Ailede kan uyuşmazlığı var ise kan uyuşmazlığı testini 28. Haftada tekrarlamanız gerekebilir.

Bu haftadan itibaren ödem ve ağrılara varisler de eşlik etmeye başlayabilir. Bu nedenle çok ayakta kalmamaya dikkat edin ve kan akışını hızlandırmak için masaj yapın.

Bu dönemde bağışıklık sisteminizi güçlendirmek ekstra önemli çünkü süt üretiminiz bu dönemde yavaş yavaş başlamakta ve olası bir erken doğumda bebeğin hayata tutunma şansını arttırmak için bağışıklığı güçlü tutmak ekstra önemli Bu nedenle C vitaminininden zengin turunçgiller, renkli sebzeler ve yumurta, peynir, yoğurt gibi hem protein hem de kalsiyum kaynağı besinlere günlük beslenmenizde sık sık yer vermelisiniz.

GEBELİKTE 29. HAFTA

Bu hafta bebeğiniz 1,1 kg ağırlığında, yaklaşık 37 cm uzunluğunda.

Bebeğinizin vücudunda kahverengi yağ dokusu dediğimiz yetişkinlerde zamanla kaybolan bir yağ dokusu oluşmaya başlar. Bu yağ dokusunun amacı, ısı dengesini kırmaktır.

Bebeğiniz kan hücrelerini artık karaciğerde değil kemik iliğinde üretmeye başladı.  Tüm organ ve yapıları büyümeye devam ediyor.

Artık kanımız iyice büyüdüğü için idrar torbasına baskısı artmaktadır. Bu nedenle sık sık tuvalete gitme ihtiyacı hissedebilirsiniz. Sık sık tuvalete gitmemek için su tüketimini azaltmak kesinlikle yanlıştır.

Günde 2,5-3 litre su içmeyi ihmal etmeyin ancak ani tansiyon düşüklüğü yaşamamak için bu miktarı gün içerisine yayın. Bir anda büyük miktarlarda su tüketmeyin.

Geceleri uyumanız zorlaşabilir. Hamileler için en rahat pozisyon genellikle yan yatmaktır. Sol tarafınıza yatmak kan akışını da kolaylaştıracaktır.

GEBELİKTE 30. HAFTA

Gebeliğinizin 30. Haftasından merhaba Gebeliğinizin sadece çeyreği kaldı. Tam 10 hafta sonra bebeğinizi kucağınıza alacaksınız. Gebeliğinizde ise 7. Ayın içerisindesiniz. Sağlıklı kiloda hamile kalan bir annenin bu haftaya kadar 7-9 kilo ağırlık kazanması gerekmektedir.

Bu hafta bebeğiniz yaklaşık 1,3 kg ağırlığında, 40 cm boyundadır.

Bu dönemde karnınız artık iyice büyüdüğü için ödem, yorgunluk, halsizlik, uykusuzluk gibi problemlerle karşılaşabilirsiniz. Yorgunluğunuzun geçmesi için düzenli ve kaliteli bir gece uykusu çok önemlidir. Bu nedenle uyumadan 2-3 saat önce yemek ve sıvı alımını kesmek, akşam yemeğinde hafif sebze yemekleri tercih etmek, gün içerisinde sosyal mesafeye dikkat ederek açık havada yürüyüşler yaparak uyku kalitenizi arttırabilirsiniz. Yatmadan başucunuzda ki bir bardak sıcak suya 1-2 damla okaliptüs yağı damlatarak solunum yolunuzu açtığı için nefes almanızı da kolaylaşacaktır.

GEBELİKTE 31. HAFTA

Beyin gelişimi tüm hızıyla devam etmekte. Bu hafta bebeğiniz 1,5-1,6 kg ağırlığında, 41 cm boyundadır. Bu haftadan itibaren boyu haftada ortalama 1 cm uzayacak, ağırlığı ise 200-300 gram artık gösterecektir.

Bu haftalarda annenin haftada 500 gram alması gerekmektedir. Bu 500 gramın yaklaşık 200-300 gramı bebeğin ağırlığıdır. Son 3 ayda kontrolsüz kilo kazanımı normal doğum şansını azaltmakta, erken doğum riskini ise arttırmaktadır. Bu haftaya kadar sağlıklı kiloda hamile kalan annenin ortalama 7,5-9,5 kg alması önerilmektedir. Eğer 31. Haftadaysanız ve şimdiye kadar 10 kilogramdan fazla ağırlık kazanmamış olmanız gerekmektedir.

Bebeğin boy uzaması devam ettiği için annenin kalsiyum gereksinimi de hala yüksektir. Annede ileride osteoporoz riskini azaltmak için kalsiyumdan zengin bir menü oluşturulmalıdır. Gerektiği zaman destek almanız gerekebilir. Günde 1-2 kâse yoğurt yemek, 1-2 bardak süt veya ayran içmek, 1-2 dilim peynir yemek kalsiyum ihtiyacını karşılamaktadır.

Bu haftadan itibaren doğumun kolaylaşması için pelvisin açılmasını sağlayan “relaksin” hormonu salgılamaya başlar. Bu da annenin stres seviyesini düşürerek uykuya geçmesini kolaylaştırır.

 

GEBELİK 32. HAFTA

Bebeğiniz bu hafta 1,7-1,9 kg ağırlığında, 42 cm boyundadır. Bu haftadan itibaren sindirim sistemi ve akciğerleri hariç tüm organları neredeyse hazır. Gelişme süreci bitti, büyüme süreci başlıyor.

Bu haftadan sonra kan akımında görülen aksaklıklar ve potasyum yetersizliğine bağlı olarak kramplar, kasılmalar görülebilir ancak bu kasılmalar doğum sancıları ile karıştırılmamalıdır. Annenin açık havada yürüyüşler yapması, potasyumdan zengin besinler tüketmesi krampları ve kasılmaları azaltacaktır.

Potasyum kaynakları: Muz, patates, tatlı patates, koyu yeşil yapraklı sebzelerdir.

 

GEBELİKTE 33. HAFTA

Gebeliğinizin 33. Haftasından selam. Her şey normal gelişirse 4-7 hafta sonra her an anne olabilirsiniz. Bu haftada bebeğiniz yaklaşık 43 cm boyunda, 1,9-2,1 kg ağırlığındadır.

Karnınız iyice büyümeye başladığı için eğilmeniz ve oturup kalkmanız zorlaştı. Ancak açık havada yapacağınız 20-3- dakikalık yürüyüşler kan akışını düzenlediği için hem varis riskini azaltır hem de normal doğum şansını arttırır.

Bu hafta bebeğinizin deri altı yağ dokusu artmaya başlar ve buruşuk deri görünümü azalmaya başlar. Deri altı yağ dokusunun artması yağda depolanan vitaminler (ADEK) vitaminleri için de önemlidir.

Bebeğiniz artık iyice büyüdüğü için organlara yaptığı basınç iyice artmaktadır. Bu nedenle mide yanması, ekşime gibi sorunlar yaşıyor olabilirsiniz. Mide asidinin fazla salgılanmasına sebep olacak kakao, kafein, kızartmalar, kırmızıbiber ve acı baharatlar beslenmeden çıkarılmalıdır.

GEBELİK 34. HAFTA

Gebeliğin 34. haftasından merhaba! Bebeğiniz bu hafta ortalama 44 cm boyunda, 2,1-2,3 kg ağırlığındadır. 34. Hafta itibariyle kalınlaşmaya başlayan deri altı yağ dokusunun miktarı artıyor, derisindeki minik tüycükler ise tamamen kayboluyor, bebeğiniz artış dış görünüş olarak doğduğu andaki görüntüsüne çok yakın 🙂 Bu haftaya kadar rahimde vajinaya doğru dönmeye başlayan bebeğiniz artık neredeyse ters dönmüş ve doğuma hazır pozisyondadır. 34. Haftada erkek bebeklerin testisleri aşağı inmiş, ultrasonda da çok net görülebilir bir durumdadır. Bu hafta braxton hicks denilen yalancı doğum sancıları görülebilir. Böyle durumlarda sakin olup kasılmaların sıklığını izlemek, ev içerisinde yürüyüşler yapmak en doğru tercih olacaktır. 34. haftada gözlerinizde kuruma, batma, bulanık görme gibi problemler yaşayabilirsiniz. Değişen gebelik hormonları nedeniyle gayet olağan bir durumdur. Ancak preeklempsi dediğimiz gebelik zehirlenmesinin de bir belirtisi olabilir. Bu nedenle bu belirti izlenmelidir. Preeklempsi söz konusuysa bu hafta doğum yapmanız gerekebilmektedir.

GEBELİK 35. HAFTA

Gebeliğin 35. haftasından merhaba, artık bebeğinize kavuşmanıza çok az kaldı. Günler geçmek bilmiyor değil mi? Bu hafta bebeğiniz 45 cm boyunda, 2,2-2,5 kg ağırlığındadır. Sağlıklı kilosunda hamile kalan bir anne 9,5-11,5 kg ağırlık kazanmış olmalıdır. Eğer bu haftaya kadar 12 kilogramdan daha fazla ağırlık kazandıysanız mutlaka bir anne-çocuk diyetisyenine başvurup son 5 haftada kilo alımını kontrol altına almanız gerekirse hiç kilo almamanız gerekmektedir.

Büyüyen rahminiz nedeniyle bebeğiniz idrar torbanıza baskı yapıyor olabilir. Bu durum çok normaldir, tuvalete sık çıkmamak için su alımını azaltmak çok yanlıştır ve hipertansiyona neden olabilir. Bu nedenle günde en az 2.5-3 It su içmeye, diüretik yan tuvalete sık çıkaran kahve, çay gibi içeceklerin tüketimini azaltmanız gerekmektedir.

Bebeğinizin beyin gelişimi devam etmektedir ancak doğumun kolay olması adına başı yetişkinler gibi yuvarlak değil koni biçimindedir. Doğumdan sonra 1 yıl içerisinde kafa kemikleri bütünleşecek ve baş şekli yuvarlaklaşacaktır.

Bu haftalarda görülen bir diğer sorun da kabızlıktır. Ikınma hareketi doğumu anımsattığı için gebe kadınlar tuvaletini yaparken kendilerini zorlamaktan kaçınırlar. Bu durum kabızlığa yol açabilmektedir.

Kabızlık oluşumunu engellemek için lif tüketimi, sıvı alımı artırılmalı, hazır işlenmiş gıdalardan ve kırmızı et gibi sindirimi zor sert besinlerden uzak durulmalıdır. Bunun dışında doktor veya diyetisyeninizin önerdiği hamilelere uygun bir protbiyotik kullanımı da kabızlığı önlemeye yardımcı olacaktır.

GEBELİK 36. HAFTA

Bu hafta bebeğiniz 46-47 cm boyunda2,6-2,7 kg ağırlığındadır. Sağlıklı kilosunda hamile kalan bir anne adayı bu haftaya kadar 11-13 kg kazanmış olmalıdır. Hamileliğinizin bu döneminde bebeğinizin akciğerleri artık dışarıdaki dünyaya hazır hale gelmektedir. Kendi kendilerini ilk nefeslerini dahi alabilirler. Ek olarak bebeğinizin sindirim sistemi tamamen oluşmuş olup doğduğu andan itibaren tam bir şekilde beslenmeye hazırdır.

Gebeliğinizin 36. haftasında vücudunuz hormonlarınız aracılığıyla doğuma hazırlanır. Düz kaslarınızdaki rahatlamalar sebebiyle idrar kaçırabilirsiniz. Bu tamamen normal ve beklenen bir durumdur.

Yüzünüzde, ayaklarınızda ve ellerinizde vücudunuza biriken ödem yüzünden şişlikler olabilir. Bu yüzden tuz ve su tüketiminize, fiziksel aktivitenize dikkat edin.

Bu haftada bol bol su içilmeye devam edilmeli. A (havuç veya balık), C (portakal veya çilek), D (güneş ışınları) ve E (tahıllar veya kuruyemişler) ve B12 (et ve süt ürünleri) vitaminlerinin günlük olarak karşılamaya devam etmelisiniz. Asitli içeceklerden, aşırı kafeinden, alkolden ve sigaradan uzak durmalısınız.


GEBELİK 37. HAFTA

Gebeliğin 37. haftasından merhaba! Bu hafta bebeğiniz 47-48 cm boyunda, 2,9-2,95 kg ağırlığındadır.

Sağlıklı kilosunda hamile kalan bir anne adayı bu haftaya kadar 11,3-15,9 kg kazanmış olmalıdır.

Bebeğiniz doğum kanalına doğru yavaşça ilerlediğinden diyaframınıza daha az bastıracaktır. Bundan dolayı daha hafif hissedebilirsiniz.

Midenizin hamileliğinizin bu döneminde ağır besinlerle arası bozuktur. Özellikle yağlı ve sindirimi zor olan ağır besinlerden uzak durmalısınız. Bu tarz besinler hem midenizde şişkinlik yaratarak sizi rahatsız edecek hem de kabızlık sorunlarına sebep olacaktır.

Bu dönemde lif alımına dikkat edilmeli, iyi yıkanmış taze meyve ve sebzeler öğünlerinizde kendilerine yer bulmalıdır.

Meyve ve sebzelere ağırlık vererek bebeğinizin gelişimi için gerekli olan B, C ve D vitaminlerine olan ihtiyacınızı da karşılamış olacaksınız.

Protein ihtiyacınızın da olduğunu unutmamalısınız. Protein ihtiyacınızı iyi pişmiş etlerden, kuru yemişlerden ve bakliyatlardan karşılayabilirsiniz. Sindiriminizi kolaylaştırmak adına yanlarına bol lifli besinler almayı unutmayın.

GEBELİK 38. HAFTA

Gebeliğin sonuna doğru yaklaştıkça heyecan da artıyor! Bu hafta bebeğiniz 48-49 cm boyunda, 3-3,1 kg ağırlığındadır. Sağlıklı kilosunda hamile kalan bir anne adayı bu haftaya kadar 12-14 kg kazanmış olmalıdır. 38 haftalık gebelik aşamasında bebeğinizin tüm sistemlerinin gelişimini neredeyse tamamlamıştır.

Vücudunuz doğuma hazırlanırken kaslarınız gevşemektedir. Kasların gevşemesi nedeniyle ishal görülebilir. Lifli besinler tüketerek ishal semptomlarını azaltabilirsiniz.

 

Bol bol su tüketip, sık sık beslenebilirsiniz ancak porsiyonlarınızın küçük olmasına dikkat etmelisiniz.

Peynir, süt ve yoğurt yiyerek kalsiyum ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.

B12 (et ve süt ürünleri), magnezyum (kuruyemiş, tahıllar veya kuru baklagiller), potasyum (taze sebze ve meyve) ve demir (kırmızı et) ihtiyacınız bulunmaktadır.

A vitamini ihtiyacınızı havuç veya balık gibi besinler tüketerek karşılayabilirsiniz.

C vitaminine günlük olarak ihtiyacınız bulunmaktadır. C vitaminini limon, çilek, mandalina ve portakal gibi besinlerden alabilirsiniz. Ama mevsiminde tüketmeye dikkat!

GEBELİK 39. HAFTA

Gebeliğin sonuna doğru yaklaştıkça heyecan da artıyor!

Bu hafta bebeğiniz 48-49 cm boyunda, 3-3,1 kg ağırlığındadır.

Sağlıklı kilosunda hamile kalan bir anne adayı bu haftaya kadar 12-14 kg kazanmış olmalıdır.

38 haftalık gebelik aşamasında bebeğinizin tüm sistemlerinin gelişimini neredeyse tamamlamıştır.

Vücudunuz doğuma hazırlanırken kaslarınız gevşemektedir. Kasların gevşemesi nedeniyle ishal görülebilir. Lifli besinler tüketerek ishal semptomlarını azaltabilirsiniz.

Bol bol su tüketip, sık sık beslenebilirsiniz ancak porsiyonlarınızın küçük olmasına dikkat etmelisiniz.

Peynir, süt ve yoğurt yiyerek kalsiyum ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.

B12 (et ve süt ürünleri), magnezyum (kuruyemiş, tahıllar veya kuru baklagiller), potasyum (taze sebze ve meyve) ve demir (kırmızı et) ihtiyacınız bulunmaktadır.

A vitamini ihtiyacınızı havuç veya balık gibi besinler tüketerek karşılayabilirsiniz.

C vitaminine günlük olarak ihtiyacınız bulunmaktadır. C vitaminini limon, çilek, mandalina ve portakal gibi besinlerden alabilirsiniz. Ama mevsiminde tüketmeye dikkat!

GEBELİK 40. HAFTA

Gebeliğin sonuna doğru yaklaştıkça heyecan da artıyor! Bu hafta bebeğiniz 48-49 cm boyunda, 3-3,1 kg ağırlığındadır. Sağlıklı kilosunda hamile kalan bir anne adayı bu haftaya kadar 12-14 kg kazanmış olmalıdır. 38 haftalık gebelik aşamasında bebeğinizin tüm sistemlerinin gelişimini neredeyse tamamlamıştır.

Vücudunuz doğuma hazırlanırken kaslarınız gevşemektedir. Kasların gevşemesi nedeniyle ishal görülebilir. Lifli besinler tüketerek ishal semptomlarını azaltabilirsiniz.

Bol bol su tüketip, sık sık beslenebilirsiniz ancak porsiyonlarınızın küçük olmasına dikkat etmelisiniz.

Peynir, süt ve yoğurt yiyerek kalsiyum ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.

 

B12 (et ve süt ürünleri), magnezyum (kuruyemiş, tahıllar veya kuru baklagiller), potasyum (taze sebze ve meyve) ve demir (kırmızı et) ihtiyacınız bulunmaktadır.

A vitamini ihtiyacınızı havuç veya balık gibi besinler tüketerek karşılayabilirsiniz.

C vitaminine günlük olarak ihtiyacınız bulunmaktadır. C vitaminini limon, çilek, mandalina ve portakal gibi besinlerden alabilirsiniz. Ama mevsiminde tüketmeye dikkat!

  • Anne ve bebek açısından birçok yararı olan anne sütü, ilk 6 ay bebeğin beslenme ihtiyacını tek başına karşılayabiliyor. Anne sütü, içeriğindeki zararlı maddeler sayesinde bebeği hastalıklardan korurken emziren annelerde lohusalık depresyonuna daha az rastlanıyor, meme ve yumurtalık kanseri daha az görülüyor. Anne sütünün miktarını ve kalitesini artırmak için bazı beslenme kurallarına uymak gerekiyor.
  • Emziklilik döneminde lohusa annenin süt üretimi için gerekli olan enerji iki kaynaktan sağlanır:
  • Gebelik süresince vücut yağı olarak depolanan enerji
  • Besin gruplarından gelen enerji
  • Lohusa hem kendi vücudundaki besin öğeleri depolarını dengede tutmak, hem de salgıladığı sütün karşılığı olan enerji, protein, mineral ve vitaminleri almak için yeterli ve dengeli beslenmelidir. Böylece anne yeterli ve dengeli beslendiğinde; bebeğin bağışıklık sistemi, sağlıklı büyüme ve gelişmesi ve psikolojik gelişimi tamamlanmış olur. Sağlıklı bir lohusalık ve emziklilik dönemi geçiren annenin de; bedensel ve ruhsal açıdan sağlığı korunurken, duygusal açıdan tatmin olan annenin süt üretimi ve emzirmeye olan güveni de artar.

 

 

  • Emziklilik döneminde hangi besinden ne kadar tüketilmelidir?
  • Emziren annelerin bu süreçte normal gereksinimlerinden daha fazla su tüketmeleri gerekir. Anne sütünü arttırıcı en temel öge kesinlikle bol miktarda sıvı alımıdır. Gün içerisinde 2,5- 3 litre su ve şekersiz sıvı tüketen annelerin süt verimi artmaktadır.
  • Dört temel besin grubu olarak ayırdığımız; süt ve süt ürünleri, sebze ve meyveler, tahıl grubu ve son olarak yumurta- et ve türevlerini her öğününde dengeli bir şekilde bulunduran annenin bebeğine verdiği sütün profili tam ve bütündür.
  • Lohusalıkta anne
  • Her gün 2-3 bardak süt- yoğurt-ayran,
  • Sebze ve meyve grubundan 5-6 porsiyon,
  • Tahıl grubundan 5-8 porsiyon,
  • Et- yumurta ve proteinlerden 3-4 porsiyon (1 adet yumurta ve 90 g et / tavuk / balık) tüketerek lohusalık dönemi beslenme gereksinimini karşılar.
  • Annenin tüketmemesi gereken besinler var mıdır?
  • Emziklilik döneminde bebeğe zarar vermemesi için alkol ve sigara kullanılmamalıdır. Çay-kahve tüketimine dikkat edilmeli günlük kafein miktarını geçmemesi özen gösterilmelidir. Kafein miktarı aşıldığında annede ve bebekte uykusuzluk problemi ile karşılaşılabilmektedir. Gaz yapıcı ögeleri içeren besinlerin tüketimine dikkat edilmeli (brokoli, soğan, sarımsak, lahana…), kuru baklagiller (mercimek-ezogelin çorba, bulgur dahil) denenerek tüketilmelidir. Kavun, erik vb. meyveler bebekte ishale neden olabilir. Ayrıca kavun, erik, üzüm, mandalina, portakal gibi meyveler gaz yapıcı olabilir. Bebeğinizde ciddi birtakım huzursuzluklar gelişirse, bu tür besinler azaltılmalı veya bir süre hiç tüketilmemelidir.

 

  • Şekerli besinler, şerbetler ve tatlılar anne sütünü artırır mı?
  • Toplumda şekerli yiyeceklerin ve içeceklerin anne sütünü arttırdığı ile ilgili yanlış bir inanış vardır. Bu tür yiyecekler anne sütünü artırmaz. O nedenle annelerimiz doğum sonrası kiloları için de lohusa şerbetleri, hazır meyve suları, şeker eklenerek yapılmış kompostolar, helvalar, tatlılar ve çikolatalardan uzak durmalıdır.

ANNE SÜTÜ ARTTIRICI ÇAY

Sumak çayı

 1 bardak su

1 tatlı kaşığı tane sumak

Çeyrek limon

Su ve sumağı demliyoruz ardından üzerine limon sıkarak tüketiyoruz. (Haftanın 5 günü bir bardak tüketebilirsiniz.)

Beynimiz, vücudumuz tarafından üretilmeyen vitamin ve mineralleri, tüketilen farklı besinlerden karşılamaktadır. Farklı çeşitlerdeki bu vitamin ve minerallerin hepsi insan zihninin farklı bölgelerinin farklı seviyelerde ve farklı aktiviteler üzerinde çalışmasına olanak sağlar. Bu sayede, beyninin farklı alanlarını kullanabilen ve ihtiyacına göre zor koşullarda farklı fonksiyonları harekete geçirebilen insanlar, günlük hayatın getirdiği depresyon, kronik mutsuzluk veya benzer psikolojik sorunlardan korunurlar. Toplumların, besin kaynakları, beslenme durumu, beslenme alışkanlıkları ve gereksinimlerinde ki farklılıklar ülkeye özel besin rehberlerin geliştirilmesini gerekli hale getirmiştir. Besin rehberlerinde yer alan yiyecek grupları ülkelere ve o ülkenin beslenme plan ve politikalarına göre farklılık gösterir. Farklı ülkelerin resmi olarak kabul ettikleri besin rehberleri şekil, besinlerin gruplandırılması ve içerdikleri öneriler açısından farklılıklar gösterseler de, besinler ve beslenme ile ilişkili bilimsel bilgilerin temel kavramlara dönüştürülerek daha geniş toplum kitlelerine ulaştırılması hepsinin ortak hedefi olarak kabul edilmektedir. Türkiye’de dört yapraklı yonca, İngiltere’de sağlıklı yemek tabağı, Almanya’da üç boyutlu besin piramidi, Portekiz’de besin dairesi, Çin’de besin rehberi pagodası, Kanada’da, gökkuşağı, Tayland’da besin bayrağı, Japonya’da besin rehberi topacı, Fransa’da merdiven, Macaristan’da ev, Danimarka’da pusula gibi farklı görseller kullanılarak topluma yeterli ve dengeli beslenme ile ilgili bilgiler sunulmaktadır.

Dengeli Beslenmenin İnsan Sağlığına Etkileri

-Dengeli beslenen kişiler hem beden hem de ruh sağlıkları açısından sağlıklı bir yaşam sürdürürler.

-Vücut dirençleri yüksek olacağından, hastalıklara yakalanma riskleri daha düşük olur.

– Hücreleri kolayca yenilenir, vücut gelişimleri normal ilerler.

– Beslenmeye bağlı yaşam standartları yükselir.

– Bedensel ve zihinsel olarak zinde olur.

-Hafızaya olumlu etkisi yüksektir.

-Düşünme kavrama yeteneği artar. Çalışma verimi yükselir.

-Kas gelişimi sağlıklı ilerler.

-Beslenmesi yeterli olmayan bebeklerde ileri ki yıllarda büyük sağlık sorunları ile karşılaşılır. Bağışıklık sistemleri yetersiz kalır.

– Gelişimin hızlı olduğu ergenlik döneminde ise dengeli beslenen kişilerin bedensel ve ruhsal gelişimleri yerindedir.

-Gereğinden fazla besin alınmadığı için vücutta fazla yağ birikmez.

– Tırnak, saç ve cilt  daha sağlıklı olur.

– Az beslenme büyümeyi azaltabilir, aşırı beslenme ise gelişimi hızlandırır. Normal ve sağlıklı olan dengeli ve düzenli beslenmedir.

Peki, Sağlıklı Tabak Modelimiz Nasıl olmalı?

Sağlıklı yaşam tarzı; sağlıklı beslenme ve arttırılmış fiziksel aktivite düzeyine bağlıdır. Sağlıklı beslenme anlaşılabilir olması amacı ile “Besin gruplarına göre tabak modeli” ile şematize edilmiştir.

Tabağımız dengeli beslenmenin ilk kuralı olan besin çeşitliliğine uyacak şekilde hazırlanmalı;

Tabakta sırasıyla süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri, sebze ve meyve grubu, yağlı tohumlar grubu ve tahıllar grubu bulunmalıdır.

-Tabağımızın yarısı sebze, meyve grubundan oluşmalıdır.

-Tabağımızın çeyreği tahıl grubundan (buğday, esmer pirinç, bulgur, çavdar, yulaf, kepekli makarna vb.) oluşmalıdır

-Tabağımızın kalan çeyreği ise protein kaynağı olan besinlerden(et, süt, yumurta, peynir, kurubaklagil vb.) oluşmalıdır.

Katı yağlar ve trans yağlar tercih edilmeyip omega 3, omega 6, omega 9 içeren sağlıklı yağlar tercih edilmelidir.

Kardiyovasküler hastalıklar kan veya kan damar hastalıklarını içeren gruba verilen genel bir isimlendirmedir. Varlığı yaşamımız için büyük risk teşkil eden bu hastalıklar dünyada tüm ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer almaktadır. Oluşumu ve ilerlemesinde ise hipertansiyon, dislipidemi, diyabet ve obezite önemli risk faktörleridir.
Kırmızı et, protein, demir, çinko, ve B12 içeriğiyle çok değerli bir besin kaynağı olmasına rağmen, fazla tüketilmesi sağlığınızı tehdit edebilir. Kırmızı ette yüksek miktarda bulunan doymuş yağ düzeyinin kolesterolü yükselttiği ve kalp hastalığı riskini arttırdığı uzun süredir biliniyor olsa da, artık yeni bir suçlu daha var. —>Trimetilamin N-oksit (TMAO).

Yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde endotoksemi ve lipopolisakkarit yükü ile oluşan inflamasyon, bozulan kolesterol metabolizması, makrofajlardan köpük hücre oluşumu ve aterojenik lipid/plak oluşumu gibi bazı mekanizmalar ileri sürülmektedir. Bağırsak mikrobiyotası metobolitlerinden olan TMAO bu mekanizmayı açıklayan en muhtemel aday olarak gösterilmektedir. Diyet içeriği bağırsak mikrobiyotasını değiştiren önemli bir dış faktördür. Kırmızı ette ve diğer hayvansal kaynaklarda bulunan kolin ve L-karnitinin bağırsak mikroorganizmaları tarafından metobolize edilmesiyle trimetilamin (TMA) oluşmaktadır. Bu sebeple diyetle L-karnitin ve kolin alımının azaltılması plazma TMAO seviyelerinde düşüşe sebep olabilir. Kolin ve karnitinin trimetilamine katabolizmasında birçok kolonik bakterinin etkisi bulunmakla birlikte temel olarak Firmicutes grubundaki bakteriler rol oynamaktadır ve sindirim sonucu oluşan metobolik yan ürün olan TMA karaciğerde trimetilamin-N-oksit (TMAO)’e okside edilmektedir.
Bağırsak mikrobiyotası konakçı içindeki sinyal moleküllerini etkileyebilen en büyük endokrin organdır. Bağırsak mikrobiyotasının; vücutta bağışıklık sisteminin uyarılması, patojenlere karşı doğuştan gelen bağışıklığın desteklenmesi, sindirilmeyen besinlerin sindirimi, mukozal bariyerlerin düzenlenmesi, vitamin ve hormon üretimi gibi birçok görevi bulunmaktadır. Bu nedenle bağırsak florasında anormal bir değişiklik obezite, diyabet, kardiyovasküler hastalıklarla bağlantılı olabilmektedir. Oluşan TMAO yan ürünlerinin fazla olması durumunda Trimetilamin N-oksit arter duvarında kolesterol birikimini arttırıyor. Ayrıca trombositlerle (pıhtılaşmayı sağlayan kan hücreleri) etkileşime girerek, pıhtılaşmayı teşvik edip, kalp krizi ve inme riskini de arttırıyor. Tedavisinde ise medikal tedaviye ek olarak beslenme ve yaşam tarzı değişikliği büyük önem arz etmektedir.
Diyet prekürsörleri, TMAO düzeylerinin düşürülmesinde önemli bir yaklaşımdır. Yapılan bazı çalışmalarda idrar ve serum TMAO düzeylerinin bireylerin besin tüketim alışkanlıklarına göre değişebileceği bildirilmiştir. Kronik kalp hastalığı olan ve olmayan bireylerin dâhil edildiği bir çalışmada, artmış TMAO düzeyleri tavada kızartılma yönteminin aksine derin yağda kızartma ile hazırlanan et ve balık tüketimi ile ilişkili bulunmuştur. Yüksek posa içerikli bitkisel bazlı diyetler, düşük TMAO düzeylerine sahip ve yüksek miktarda kısa zincirli yağ asitleri içermektedir. Bu diyetlerin uygulanması kardiyovasküler hastalıklarda koruyucu bir etkiye sahip olabilmesi açısından önerilebilir.

Yapılan bazı çalışmalara göre, glikoz metabolizmasının TMAO’dan etkilenebildiğini, plazma TMAO düzeylerinin yüksek olmasının diyabet ile ilişkili olabileceği görülmüştür. Başka bir çalışmada diyabetik hastalarda, diyabeti olmayanlara göre yüksek plazma TMAO konsantrasyonu olduğu görülmüştür. Bir başka çalışmada, metformin ile tedavi edilen diyabetik hastalarda, metformin ile tedavi edilmeyenlere göre glikoz düzeyinin azaldığı ama plazma TMAO düzeyinin yükseldiği görülmüştür. Yaşlanmayla olan ilgisi ile ilgili yapılan bir çalışmada ise öğrenme ve hafıza durumunda azalmaya sebep olduğu görülmüştür. Diyetinizde yapabileceğiniz küçük değişiklikler ile kalp hastalıkları açısından riskleri en aza indirebilir, sağlıklı bir hayata kavuşabilirsiniz.

Küçük tavsiyeler;
-Hayvansal kaynaklı doymuş yağların yerini zeytinyağlı alternatiflerle değiştirebilir, ceviz fındık badem gibi yağlı tohumları beslenmemize sağlıklı yağ asitleri ve kalp koruyucu etkileri sebebiyle mutlaka eklemeliyiz.
-Tuz tüketimini azaltın, günlük almanız gereken tuz miktarı Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 5 gramın üstüne çıkmamalıdır. Sakatat, jambon, sosis, sucuk, salam gibi şarküteri ürünleri, turşu ve turşu suları, konserve ürünleri yüksek tuz içeriğinden dolayı en aza indirip, yemeklerde ekstra tuz ilavesinden kaçınalım.
-Omega-3 içeren besinlere ağırlık vermeye çalışalım. Haftada en az 2 kez balık tüketimine önem verelim.
-Lif tüketiminizi arttırın. Sebze, meyve, yulaf, tam tahıllar, kurubaklagiller diyette en iyi lif kaynağı besinlerdir.
-Egzersiz yapmayı unutmayın.
-Diyetlerinizi temel olarak Akdeniz tipi beslenme üzerine oturttuğunuz sürece tüm vücut sağlığınız için faydasını göreceksinizdir.

RANDEVU AL